Kayıtlar

HAYALPEREST ÇİFTÇİ KIZI

Hayal kurmayı seven ve gönlü, kurduğu hayallerle dolu bir çiftçi kızı olan Emma; Charles Bovary adında, sade ve sönük ruhlu bir doktorla evlenir. Kocasıyla birlikte Rouen şehrine yakın bir kasabaya yerleşip mucizesiz bir hayatı yaşamaya koyulurlar. Halbuki Emma Bovary, hayalperest bir kadındır. Üstelik hayalinin gelişmesini sağlayacak şartlar içinde yetişmiştir. Daha küçükken macera romanları okumuş ve okuduğu romanlardaki hayatı yaşamak emelleriyle dolmuş bir ruha sahiptir. Bu sebeple yaşadığı çevrenin kendisinden çok uzak olduğunu fark eden, ufuklarıyla oyalanan ve ufuklar ötesini hayal eden Emma; kocasının sade ve hevessiz bir insan olduğunu hissedince onu kaba ve zavallı bulur.

SABIRLIK ÇİÇEĞİ

“Sabırlık” çiçeği, bir otomobil egzozunun “püf” deme- siyle beli kırılan çıtkırıldım bir menekşe çiçeği değildir. Sapı on, on beş metre boyunda dimdik bir direktir. Bu saplar devi, ucuna doğru her yöne, sapla tam çeyrek açıda dümdüz dallar salar. Müzik notalarının do, re, mi’sini andıran bu dalların en aşağısındaki en uzun, bir yukarısındaki az kısa, onun üstündeki ise daha da kısa olarak yükselir. Her dalın üst tarafında, bir dizi sarı alev yanar. İşte sabırlığın, mavilere yükselttiği koca şamdan! Sabırlık bu çiçekle on yıllarca yaradılıştan topladığını yine yaradılışa verir ve bütün canını bir çiçeğe verdiği için ölür. Ama öldüğü hâlde adı üç bin yıldan beri; “ölümsüz”dür: athanato. Çiçeğin sapını keserler, çar- dağa direk yaparlar.

400 YIL SONRA YEŞERDİ

“Küçük Buz Devri” nde donan ve asırlardır buzulların içinde olan bazı bitkilerin yeşermeye başladığı, araştırmacılar tarafından bildirildi. 400 yıllık karayosunları laboratuvar koşullarında yeşerdi. Araştırmacılara göre bu bitkiler sayesinde buzul çağlarından sonra ekosistemde meydana gelen değişikliklere ilişkin birçok şeyi keşfedebileceğiz. Alberta Üniversitesinden gelip Kanada’nın kuzey kutup bölgelerinde araştırma yapan bu ekip bölgedeki buzulların 2004’ten bu yana yılda 3-4 metre küçüldüğünü ifade etti. Araştırmacılardan Catherine La Farge buzullarda yürüyüş yaparken buzulların altında uzanan yeşilimsi bir tabaka gördüklerini ve incelemelere böyle başladıklarını belirtti. Karayosunlarının diğer bitkilerden farklı olarak damarları bulunmuyor. Bu sayede kış aylarında tamamen kuruyan yosunlar, yaz aylarında tekrar yeşerebiliyor. Ama yine de bunca yıl sonra buzulların içinde kalan ve şu anda gün ışığını görmeleriyle beraber yeşeren karayosunları, araştırmacıları bir hayli şaşırttı.

NÜFUS ARTIŞI

Dünya nüfusu iki milyon yıldan beri artıyor. Bu artışta üç büyük sıçrama söz konusudur. Bunların ilki, iki milyon yıl önce insanın alet yapmayı keşfetmesidir. Alet yapan insan, ömrünü kısaltan doğa koşullarına ve vahşi hayvanlara karşı koymada önemli bir ilerleme gösterdi. İkinci büyük sıçrama, tarımın keşfidir. Sanayi devrimiyse üçüncü sıçramadır. Bu devrimle, insanoğlu kabuğunu kırarak doğayı terbiye etmeyi başarmıştır. Sanayi devrimi ile beslenme, iletişim ve taşımacılık alanında büyük gelişmeler sağlandı. Ölüm oranları düştü. Üçüncü bin yıla girerken insanlığın en büyük sorunu nüfus artışı olacaktır. Çünkü bu sorun birçok sorunu beraberinde getiriyor. Açlık, susuzluk, salgın hastalıklar gibi.

PRENS

Coşku, hırs ve ideal denen şeyleri çok genç yaşlarda keşfetmiştir. Bu tutkuları dindirebilmek, çocukluk hayatının en temel sorunu olmuştur. Gözü yukarılarda, toplumdaki yeri ise en diptedir. Tepesinde toplumun dev yapısı yükselirken, kendisi için tek çıkar yolun tepeye tırmanmak olduğunu düşünür. Bu dev yapının tepesine tırmanmaya karar verdiğinde çok gençtir. On altı yaşına geldiğinde “prens” unvanını kazanmıştır. Ancak bu unvan kendisine katillerden ve hırsızlardan oluşmuş bir çete tarafından verilmiştir.

İSTANBUL SARAYBURNU

İstanbul Sarayburnu’nda, Osmanlı İmparatorluğu’nun 600 yıllık tarihinin 400 yılı boyunca devletin idare merkezi olarak kullanılan ve Osmanlı padişahlarının yaşadığı saraydır burası. Bir zamanlar içinde 4.000’ e yakın insan yaşamıştır. Topkapı Sarayı, Fatih Sultan Mehmed tarafından 1478’de yaptırılmış, Abdülmecit’in Dolmabahçe Sarayı’nı yaptırmasına kadar yaklaşık 380 sene boyunca devletin idare merkezi ve Osmanlı padişahlarının resmî ikameti olmuştur.

KURTULUŞ SAVAŞI KERVANI

Kurtuluş Savaşı yıllarında sevkiyat için oluşturulan deve kervanları rengârenk hâlleriyle pek süslüydü. Develerin hörgüçlerinden boyunlarına kadar renkli püsküller ve aynalar sarkmaktaydı. Her devenin hörgücünün üzerine de üç tane cephane sandığı yerleştirilmişti. Yine sevkiyat amaçlı oluşturulan katır yolları da pek ilginçti. Katırlar, boyunlarındaki iri tunç çanlarla yola düzülürler, cephane taşırlardı.